Eğitim Danışmanı Barış Balcı, küçük
yaşta sorumluluk alan ve zorluklarla mücadele etmeyi öğrenen çocukların
akademik yaşantısında daha başarılı olduğunu söyledi. Çocuğun önünden engelleri
kaldırmanın, ödevlerini onun yerine yapmanın doğru olmadığını kaydeden Balcı, “Çocuk
küçük yaşta kendi sorunlarını aşmayı öğrenmeli” dedi.
Anne baba tutumunun çocukların akademik başarısında çok
etkili olduğunu belirten Eğitim Danışmanı Barış Balcı, ailelerin çocuklarına
verebileceği en değerli şeyin koşulsuz sevgi olduğunu ifade etti. Mutlu ve
huzurlu bir ortamda yetişmenin çocuklar için çok önemli olduğunu kaydeden
Balcı, “Sevginin çok güçlü bir ilaç olduğunu düşünüyorum. Paradan, hediyeden,
ayakkabıdan, kıyafetten daha değerli. Kişi sevildiğini hissettiğinde hayata
karşı daha güçlü ve sağlam yol alıyor. Çocuğa gerekli zamanı ayırmak, ilgiyi
sevgiyi göstermek, eğitimle ilgili olanakları sağlamaktan çok daha önemli” diye
konuştu.
Küçük yaşta sorumluluk alan çocukların akademik yaşantısında
daha başarılı olduğunu vurgulayan Barış Balcı Şunları söyledi:
“Çok küçük yaşta alışkanlık kazandırmak, sorumluluk vermek
gerekiyor. Çocuk çantasını hazırlamak, odasını düzenlemek, ayakkabısını
ayakkabılığa koymak gibi kendi yapabileceği şeyleri kendi yapmalı. Yemeğini
kendi yemeli, ceketini iliklemeyi, ayakkabısını bağlamayı kendisi yapabilmeli.
Aile sadece hatırlatıcı yönlendirici olmalı. Yemek yedikten sonra tabağını
bardağını masadan kaldıran, yatağını toplayan çocuklar bazı görevlerini kendi
başına yapar hale geliyor. Ödevini kendi başına yapıyor. Küçük yaşta kendi
sorunlarını aşmayla ilgili kişi deneyim yaşadığında bunu hayatı boyunca
sürdürüyor.
Emeklemeden yürümeye geçerken her çocuk defalarca düşer
kalkar. Kalkarken tutunuyor, kasları güçleniyor. Orada başkası tarafından
tutulup kaldırılmamız başarımızın elimizden alınması anlamına geliyor. Bizi
zorlayan şeyler bizi güçlendirir. Aşacağı engelleri önünden aldığımız zaman
kendini gerçekleştirmekte zorluk çekiyor. Bazen ödevini yapmadığında bunun
oluşturduğu suçluluğu, pişmanlığı o kötü duyguyu da yaşaması gerekiyor. Kişi o
duyguyu yaşamamak, acıdan kaçmak o sıkıntıyı zorluğu yaşamamak adına harekete
geçebilir. O ödevi çocuğun düşünüp başarmasını engellediğimiz zaman o konuda
gelişemiyor, geri kalmış oluyor. Beyin bir zorluğu aştığında, düşündüğünde
gelişiyor. Aileler onun yerine ödevini yaparak, sorununu çözerek hem acıyı hem
de hazzı çocukların hayatlarından alabiliyorlar. Oysaki zorluklar ve onları
aşma çabası kişiyi güçlendiriyor. Onların yerine bir şeyleri yaparak hayatla
tanışma süreçlerini geciktirmiş oluyoruz.
Ceza ve Baskı Çözüm
Değil
Eğer siz sürekli “çalış” diye uyardığınız halde çocuk
sorumluluklarını yerine getirmiyor, ödevini yapmıyorsa, bu yöntem işe
yaramıyorsa yapılmamalı. O ilacı kullandınız ama iyi gelmedi, o halde başka
ilaç kullanmanız gerekiyor. Onda çalışma isteği oluşturmak için çaba
göstermeniz daha doğru olacaktır. Ona düşündürüp ona karar aldırabilmek önemli.
Neden okula gidiyor, neden ödevini yapmalı bunu anlaması ve sorumluluğunu
bilmesi gerekiyor.
‘Bunu yap, şunu getir’ diye direk söylemek yerine ‘Yapman
gereken bir şey var mı?’ diye onu düşündürmek çok daha etkili. Yapmazsa neler
olacağını, ya da yaptığında elde edeceği şeyleri düşündürmek çok etkili.
Küçük yaşlarda da ceza, yaptırım, baskıdan ziyade bir şeyi
yapması için çocukta istek uyandırmak önemli. Yapılacak işi eylemi bir oyuna
çevirmek küçük çocuklarda genellikle işe yarıyor. Oyunla beyin daha iyi
öğreniyor.”
Eğitim Danışmanı Barış Balcı, çocukların akademik başarısı
için ailelere şu önerilerde bulundu:
Çocuklarınız İyi
Model Olun
Çocuklar anne babanın çalıştığı işi modelleyebiliyor, onun
mesleğini seçebiliyor. Çocukluğundan itibaren konuşulan kelimeler kullanılan
oyuncaklar, yapılan faaliyetle anne babanın mesleğiyle ilişkili olduğu için
çocuklar bundan etkileniyor. Zihinsel ve fiziksel performans olarak ailelerin
işi çocuğa yansıyor. Araştıran, öğrenen anne baba olması küçük yaşta çocuğu
olumlu etkiliyor. Siz kitap okuduğunuzda çocuğunuz da okuyor. Çocuğun akademik
yatkınlığı artıyor, kendisine bir avantaj sağlıyor. Çok sevilen dayı, teyze,
amca, hala da model alınabiliyor.
Okuma anlama becerisi çok önemli. Okumayla öğrenmeyle ilgili
anne babanın model olması gerekiyor. Kelime haznesi fazla olduğunda insan daha
yaratıcı, daha üretken oluyor. Okumayı, öğrenmeyi, gelişimi kendi hayatımızda
bir numaraya koymalıyız. Aksi halde hem kişisel hem de toplumsal olarak bunun
sıkıntısını yaşıyor olacağız.
Her Çocuğun
Potansiyeli Farklı
Çocuklar okul çağına gelmeden zihin gelişiminin büyük bir
kısmını tamamlamış oluyor. Aile ortamı ve aldığı eğitimler onu geliştirse de
genetik yatkınlık ve IQ, duygusal zeka, sosyal zeka ve bunların oluşturduğu
etki çok daha fazla. Bununla birlikte kişide çok büyük bir potansiyel olsa bile
bunu açığa çıkarmak için gerekli koşullar sağlanmazsa, zeki olması yeterli
olmuyor. Doğru ortamda doğru kişilerle bulunması hayatını etkiliyor.
Her insan bir potansiyele sahip ama bu potansiyelin açığa
çıkabilmesi için bir takım faaliyetlerde bulunması gerekiyor. Çocukların güçlü
ve zayıf yönlerini belirlemek için bazı testler var. Çoklu zeka testleri,
mesleki eğilim testleri var. Bunlarla çocuğunuzun üstün ve zayıf yönlerini
tespit ederek hangi konularda desteklenmesi gerektiği konusunda bilgi
edinebilirsiniz. Bazı çocuklar çok hareketli ya da içe kapanık olabiliyor,
hafıza ve dikkatle ilgili sorunlar yaşayabiliyor. Bunlar vitamin eksikliğinden
bile kaynaklanabiliyor. Bu testler, bu tür sorunların ortaya çıkmasını da
sağlıyor. Böylece belki de alacağı B12, omega 3 veya vitamin takviyesi bile
onun öğrenmesini etkileyebiliyor. Hafıza ve odaklanmasına katkı sağlayabiliyor.
Çocuğunuz Bir Yatırım
Aracı Değil
Çocuğumuzun geleceğini inşa etmek için onun eğitimine önem
vermek elbette çok önemli. Ancak bunu parasal bir yatırım gibi görüp karşılık
beklemek doğru değil. Anne babanın söyleyebileceği “Yemedik yedirdik, içmedik
içirdik, en iyi hocaları tuttuk, en iyi dershanelere gönderdik” gibi cümleler
çocukları olumsuz etkileyebiliyor. Bazı çocuklar bu konuda çok duyarlı, çok
hassas olabiliyorlar. Çocuğun bir sınavı
kötü sonuçlandığında, bir denemede başarısız olduğunda böyle bir şeyi duyuyor
olması onu demoralize edebiliyor. Belki ileride ona aldığımız telefonu
ayakkabıyı hatırlamayacak ama, aldığı eğitim, sahip olduğu bilgi ve kültür 22-25
yaşından sonra hayatının tamamı etkileyecek, hayatına o kariyerle devam edecek.
Onun geleceği için yaptığımız her yatırım bize para olarak, kazanç olarak
dönmeyecek. Ama onun mutlu ve doyumlu şekilde hayatını sürdürmesini sağlayacak.
Hayallerinizi
Çocuklar Üzerinden Gerçekleştirmeye Çalışmayın
Hepimizin hayalleri var. Gerçekleşmese bile peşinden gidiyor
olmak canlılık, enerji, ilham veriyor. Bazen bunları çocuklarımıza direk ifade
etmesek de farkına varmadan davranışlarımızla tutumlarımızla bunu onların
hayatına aktarmaya çalışabiliyoruz. Kişinin kurduğu hayallerle çocuğunun kendi
dünyasında kurduğu hayaller bazen uyuşmayabiliyor.
Anne baba olarak farkında olmadan kendi
gerçekleştiremediklerini çocukları üzerinden gerçekleştirip bir tatmin, bir
mutluluk arayışı içinde olabiliyoruz. Hepimiz ayrı bir bireyiz. Herkesin
kendine özgü kişilik özellikleri var. çocuğumuzun kendini tanıması, güçlü ve
zayıf yönlerini fark etmesine yardımcı olacak yönlendirmede bulunup kendisi
için doğru idealler bulmasına yardımcı olmamız daha doğru ve daha anlamlı olur.
Sanatsal ve Sportif
Faaliyetler Akademik Başarıyı Artırıyor
Her çocuğun, her gencin müzikle veya bir spor branşıyla
ilgilenmesini tavsiye ediyorum. Müzikle, sanatla, sporla ilgili birçok alanda
herkesin farklı farklı yetenekleri var. Bunların geliştirilmesi için onları
desteklememiz gerekiyor. Enstrüman çalan ya da sporla uğraşan bireyler
disiplin, sistem konusunda daha güçlüler. Özgüvenleri daha yüksek oluyor,
karşılaştıkları zorluklarla daha iyi mücadele edebiliyorlar.
Mutlu Ailede Başarılı
Çocuklar yetişiyor
Mutlu bir ailede, sevgi gören çocuklar evdeki sıcak ortam,
sevildiğini hisseden bireyler bunu da yansıtıyor. Sadece eğitim ihtiyaçlarını,
temel ihtiyaçlarını karşılamak yeterli değil gerekli ilgi ve sevgiyi de
istiyorlar. Daha mutlu bir şekilde okula gidiyorlar. Sevildiğini hisseden
bireyler karşılaştıkları zorluklarla daha yüksek bir enerjiyle mücadele
ediyorlar. Her türlü koşulda ailem benim yanımda, iyi ya da kötü sonuç almam
onların bana olan sevgisini etkilemeyecek. Kişi bunun bilinciyle hareket
ettiğinde ayakları daha sağlam yere basıyor. Başları daha dik oluyor, hakkını
daha iyi savunabiliyor.
Yorumlar
Yorum Gönder
YORUMUNUZ KAYDEDİLDİ. EDİTÖR ONAYINDAN SONRA YAYIMLANACAKTIR